3 Yıllık İdari Deneyimim

Önceki görev yaptığım ilçede 1 yıl anaokulu müdür vekili, 1 yıl halk eğitimi merkezi müdür yardımcısı ve 1 yıl da yine halk eğitimi merkezi müdür vekili olarak toplamda yaklaşık (ay farkları vardır anlamında) 3 yıl idari pozisyonda görev yapma şansım oldu. ‘Şans’ kelimesini özellikle tercih ettim. Çünkü kazandığımı düşündüğüm şeylerin toplamı, kaçırdıklarımdan çok daha fazla oldu. Dinlemek isterseniz şöyle anlatayım.

Eğitim camiamızda malumdur ki idari görev, bir yandan cazip olarak görülse de ekseri görüş, zorluğu ve fazladan çıkan görevler sebebiyle meşakkati sebebiyle tercih edilmemesi daha makul bir pozisyon olduğudur. Bunda birçok etken de vardır ancak birçoğuna buradan tesir edemeyeceğimi bildiğimden hiç temas etmemeyi tercih edeyim. Hasılı, aslında idarecilik çok kabul gören bir görev olmasa da bazı şeylerin içinde birden kendinizi bulursunuz ya, benimki de biraz öyle oldu.

Uzatmayayım;

Öğrencilere, ilçeye eğitim anlamında idarecilik görevi ile bir şeyler katma yolunda birçok olanağa ulaşma şansı elde ettim.

Anaokulu görevimde, gerek ilkokula hazırlık ve gerekse temel bazı becerilerin kazanılmasında katkı sağlayan öğretmenlerle birlikte çalışma ve sürecin sonunda onlarla omuz omuza vererek bir ürün almada katkımın olması beni çok heyecanlandırmıştı. Zaman zaman derslere girme fırsatı da elde ettim. Okul etkinliklerinde öğrencilerin mutluluğu doğrudan size de sirayet ediyor. Bu müthiş bir şey. Sene sonunda karneleri (ki buna gelişim raporu deniyor bu kademede) imzalarken tüm bunları düşünüp ekibin, öğretmenlere göre işlerin çok ucundan tutmuş olsam da, bir parçası olduğumu bilmek tarifsiz bir duyguydu.

Halk eğitimi merkezi görevlerimde ise başka bir dünyadan bahsetmeliyim. Herkes bilmeyebilir ama bu kurumlar “hayat boyu öğrenme kurumları” olarak geçerler. İşlevleri ise hayat boyu ve sürüyle desem yalan olmaz. Okuma yazma bilmeyenlere öğretilmesi, açık öğretim lisesinin her türlü işleri, çeşitli beceri kurslarının başından sonuna kurgulanması, yerel-ulusal kültürün korunup yaşatılması, toplumun her anlamda ve her türlü faaliyetlerle gelişimine katkıda bulunma ve buna benzer her kurs/etkinliğin ocağıdır buralar. Normal okul gibi düzenli öğrencisi yoktur buraların. Ancak ilçedeki herkes öğrenci adayıdır, ki ona kursiyer deriz. Kursiyer herkes olabileceğinden hiç kimse de olabilir. Bu sebeple insanların ilgisini çekebilecek, insanlara herhangi bir anlamda katkı sağlayabilecek kursların kurgulanması gerekir. Öyle yapma gayreti içinde olduk. Birçok kursun açılıp yürütülmesi, öğrenci ve ailelere yönelik seminerler ve kariyer günleri gibi faaliyetlerin planlanması, şiir dinletisi, kültürel gezi, fotoğraf yarışması, sanat etkinlikleri gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmesi de ayrı bir sevinç kaynağı oldu bana. Kurumun yasal olarak yüklenmiş görevleri tabiri caizse sınırsızdı. Ancak elden geldiğince, gücümüz yettiğince öğrencilere, ailelere, ilçe halkına ve özetle ülkemize gerçek anlamda katkı sağlamada ‘yolda olma’ gayreti içindeydim.

Kurs sonlarında kursiyer başarı belgelerini imzalarken de, etkinliklerin sonlarında ekiple birlikte teşekkür sözcüklerini işitirken de yine aynı hissiyatla “evet, bu sürecin ben de bir parçasıydım” diyebilme hazzını aldım. Yine tarifsiz bir mutluluk…

Eklemeliyim ki, tüm bunların yanında kaymakamlık, belediye, emniyet, banka, tarım hayvancılık, orman işletme, toplum sağlığı merkezi, jandarma, birçok esnaf, iş adamları ve vatandaşla daha yakından temas etme fırsatı bulup içlerinden çok güzel insanları tanıma nimetine mazhar oldum. Tüm bu etkileşimlerin bürokrasi sürecini daha yakından tanıma, eğitim işleyişini daha geniş penceren görebilme gibi faydalarının da olduğunu söyleyebilirim.

İşte tüm bu saydığım sebeplerden dolayı “şans”tı benim için.

“Yalnız taştan duvar olmaz.”

Tüm bunlara devam ederken, bürokratik işleri, yazışma kurallarını, resmi faaliyetleri, kolay kısayolları, teamülleri, mevzuattan okusan saatlerini alabilecekken hiç üşenmeden bilgisi paylaşan, her türlü manada destek olan idareci, memur, hizmetli ağabeyler/dostlar edindim. Evet, asla tek başıma bu yükleri kaldıramazdım. Yüz yüze çok teşekkür etme şansım oldu. Sağolsunlar. Ancak buradan, okurlar mı bilmem ama, bir kez daha isimlerini anarak şükran ifade etmek istiyorum. Aslında meşhur “benim işim değil” deyip geçebilecekken, onca işin arasında tabiri caizse yetiştiren

Milli Eğitim camiasından

Ramazan AKÇİNKAYA

Cemal YILDIRIM

Uğur ERDEM

Mustafa DEVECİ

Mehmet AKBAŞ

Müdürlerime;

Emin SANCAR

Bayram HASYILMAZ

Nusret ÇAKAR

Bekir ECE

Abilerime;

Her türlü işte de desteğini esirgemeyen

Belediye Başkanı Ahmet SERTTAŞ ve

Yakup YILMAZ Abime

Teşekkür etmek istiyorum.

Son olarak da halk eğitimi merkezi ile tanışmama vesile olan, önceki Müdür Yardımcısı, idealist ruhlu Tarih Öğretmeni Fatma YÜNCÜ’ye de verdiği ilhamdan ötürü minnetimi ifade etmek isterim.

138 defa okundu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*